Türkçe Çalışma Stratejileri – Hazırlık dönemindeki yani 12. sınıftaki öğrencilerin hepimizce malumu olan bir eksiği vardır: Strateji.
Çalışmaya dair bir stratejisi olmayan öğrenciler genellikle çok çalışmanın doğru çalışmayla ilişkili olduğunu savunur ve genellikle bir hevesle başladıkları çalışmalara ilk engelde ya ara verir ya da o engele gelene kadar çalışmaktan sıkılır, netice itibariyle de çalışmayı bırakır.
Hazırlık dönemi ekstrem bir dönemdir ve ekstrem dönemler ekstrem planlar gerektirir. Tam da burada stratejik çalışma yöntemlerinin önemi karşımıza çıkıyor.
Türkçe dersine çalışırken nasıl bir strateji izlemeli?
Özellikle YKS’nin birinci adımı olan TYT’de öğrencilerimizin karşısına sıklıkla çıkan anlam bilgisi sorularının üzerinde durulması kaçınılmaz bir gerçektir. Yani bir öğrencinin bütün sene tabiri caizse cebelleştiği dil bilgisi konularından karşımıza çıkan soru sayısının oldukça az olması bizi tabiatıyla anlam bilgisi konularına çalışmaya zorluyor, hatta bunu bize emrediyor.

Muhasebe değil, muhakeme sınavına giriyoruz.
Evvel zaman içinde sıklıkla ismi değişse de özünde aynı kalan sınavlarımızdaki en radikal değişiklik bir önceki sınavın hesap ve işlem yapma ağırlıklı olmasına karşılık yeni olarak tabir edeceğimiz YKS’nin daha çok muhakeme ağırlıklı olmasıdır. Bir nevi okunanın anlaşılmasına yönelik yapılan sınavda Türkçe hayati değer kazanıyor. Sosyal medya hesaplarında: “Türkçede paragraf çözmeye başladım sonra bir baktım ki matematiğin onuncu sorusuna gelmişim.” diyen öğrenci arkadaşımız yerden göğe kadar haklı çünkü artık matematik soruları da anlama, yorumlama ve muhakeme etme yeteneğini ölçüyor.
TYT doğru zamanda doğru muhakeme yapabilen öğrenciyi bulmaya yönelik bir sınavdır.
Yıllar yılı öğrencilerimize: “Sınav beş saat olsa zaten herkes tüm soruları doğru yanıtlar.” derken tam da bunu savunuyorduk. Türkçe için öğrencilere üç saat verdiğimizde öğrenci doğru muhakemeyi zaten yapacaktır. Burada öğrenciden beklenen, doğru muhakemeyi doğru zamanda yapmasıdır.
Türkçe Çalışma Stratejileri – Bir öğrenci sorularda iki şık arasında çok fazla kalabilir.
Bu eşyanın tabiatında var, her öğrenci anlam bilgisi sorularını çoğunlukla iki şıkka indirir, üç dört dakika bu şıklarla bakışır. Sonuç olarak da yanlış şıkkı işaretler. Bunun sebebi ÖSYM’nin her soru için belirlediği süreyi aşmaktır. Bir soru için ayıracağının en fazla süre bir buçuk dakika olmalıdır. Zira iki şıkka indirdikten sonra karşımızdaki iki şık da bir miktar doğruyu barındırıyor demektir. Fakat biri %40 doğru iken diğeri %60 doğrudur. ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda temel prensip öğrenciyi belli tuzaklara düşürmek ve bir eleme usulü oluşturmaktır. Bu sebeple bir soru üzerinde dakikalarca düşünmek bizi yanlışa sürükleyebilir. Yani yıllardır her yerden duyduğunuz klişe cümle bir miktar doğruluk barındırıyor diyebiliriz: “Aklınıza ilk gelen doğrudur.” Ama buna güvenip diğer şıkları okumadan direk işaretlemeye kalkışmayın. Aman dikkat!
Öğrenci doğru muhakemeyi nasıl yapar?
Bir öğrencinin doğru muhakemedeki en önemli destekçisi kitaptır. Kitap okuyan bir öğrenci her zaman bir adım öndedir ve sınavın adı ne olursa olsun Türkçede başarılı olur. Kitap okuyan öğrenci kendini keşfeder ve netice itibariyle kendi doğru çalışma yöntemlerini bulabilir, kendi yol haritasını çizebilir.
Başarı şüphesiz istikrarlı bir çalışmanın ürünüdür. Bu meyanda Jules Payot’un aşağıdaki sözünün yolunuza ışık olması dileğiyle, sağlıklı, mutlu ve başarılı bir eğitim öğretim yılı dilerim.
“Gerçek şu ki kararlı bir iradenin karşısında ancak devamlı bir güç durabilir.”,